Clough'ın 1993'teki istifasına kadar parlak günlerinden uzaktılar, o bıraktıktan sonra da küme düşüp bir daha toparlanamamışlardı. 2008'de Coca Cola Division 1'ı (3. lig gibi yani) 2. bitirip Championship'e yükseldiler. Geçen sezonu inişli çıkışlı idare edip 19 bitirdiler. Bu sezon daha da iddialılar; 16 maçta toplanan 25 puan ile ligin 8. sırasındalar.
Geçmişte bu derece anlatılacak hikayeleri olan bir kulübün Premier League'e yükselmesi ne kadar güzel olurdu. Keşke yine gelseler de ligin zirvesini onca yıl sonra tekrar karıştırsalar, ancak büyük kulüplerin diğerleriyle aralarındaki uçurumun eskisinden çok daha açık olduğu günümüzde bu tip şeyleri başarmak o kadar da kolay değil işte...
Tam bu noktada; biz Baba Hakkı'yı, Metin Oktay'ı, Lefter'i ve daha nice efsaneyi ne kadar yüceltebiliyoruz? Bu devlere dair ne kadar yazıyoruz, ne kadar kitap çıkarabiliyoruz? Nesilden nesile ne kadar örnekleyerek iletebiliyoruz? Halbuki futbola yeni başlayan bir gencin ruhunda bu devleri hissetmesi onu mesleğine ve kulübüne daha da aşık etmez mi? Onlar için oynamaz mıydı ne kadar yorgun olsa da?
Her takımın köklerinde illaki bir kahraman, bir ilham verici lider vardır. Büyüklüğü tartışılır, ama o vardır... Ve her takım şampiyon olacak diye bir durum yoktur ama bazen öyle bir an gelir ki, oynanan maçın ne kadar önemi olmasa da futbolcu o dev için döker terini. Geçmişini hatırlar, kulübünün köklerine uzanır ve bu değerleri korumak adına savaşır. Tabii bunun için öncelikle o geçmişin güzelce bilinip değerlendirilmesi gerekir, umarım Nottingham'lı oyuncular bu sene bu ruhu taşıyorlardır...
0 yorum:
Yorum Gönder