Tanrı'nın eli demişken, olaya bu açıdan yaklaşmak tam anlamıyla zavallılık. Tabii ki o da çirkin bir davranıştı ama en azından Maradona bu hareketinden 3 dakika sonra Dünya Kupası tarihinin en mükemmel golünü atarak İngilizleri her anlamda susturmayı başarmıştı. Dünkü olay ise denk giden bir maçtaki "iyi, kötü, çirkin" üçlemesine örnekti resmen. Bu durumda Fransa kötü, Henry ise çirkin duruma düştü. 1998 Dünya Kupası'ndan önce bırakın dünyayı, kendi halkı bile Fransa Milli Takımı'na saygı duymuyordu. Zidane, Thuram ve Barthez'in başını çektiği ekip ülkeyi futbola ve milli takıma tekrar ısındırmakla kalmadı; aynı zamanda tüm dünya tarafından soğuk ve antipatik olarak bilinen Fransızları birden sempatik hale getiriverdi. Hem sahada hem de saha dışında oldukça pozitif ve ılımlıydı çünkü bu ekip. Nitekim başarının devamı da geldi ve Euro 2000 kazanıldı. Bundan sonrasıysa tufan... O sıcak jenerasyonun en nadide parçası olan Zidane'ın önderliğindeki 2006 finali haricinde elle tutulur bir başarı yok. Akıllarda kalan bir teknik direktör hamlesini zaten ara ki bulasın. Kısacası artık kendi halkı tarafından sevilmiyor yine Fransa ve boş tribünlere oynuyor.
Avrupa Ligi'ni kazanmak ütopik bir ihtimal değil
17 saat önce
0 yorum:
Yorum Gönder