Şampiyonlar Ligi’nde son 16’ya kalan takımlar arasında en beklenmedik olanı Kopenhag’dı belki de. Üstelik gruptakilerin tamamı, kendi liginin şampiyonu olarak katılmıştı turnuvaya. Sonuçta Danimarka ekibi, Barça’nın ardından tur atlamayı başardı. Son yıllardaki tartışılmaz hâkimiyetiyle Danimarka Ligi’ne resmen ambargo koydu Kopenhag. 1991 yılında kurulan Superliga’nın son 10 yılında 7 kez şampiyon oldu ve toplam şampiyonluk sayısı sekiz. Üstelik Kopanhag’ın kuruluş yılı 1992 ki ben bile daha yaşlıyım!
Kulüp, 19 hafta sonunda yarattığı 19 puan farkla dokuzuncu şampiyonluğuna koşar adımlarla ilerliyor. Bu günleri görmek adına en önemli adım, zaten ivme kazanmakta olan takımın başına 2005’in sonlarında Staale Solbakken’in getirilmesiydi. Daha doğrusu, onun bugüne kadar sürekli desteklenmesiydi. 5 yılda dört şampiyonluk yaşattı Solbakken. Ayrıca Avrupa’da önemli başarılar kazanmasa da en azından her yıl orada bulunarak Danimarka’yı UEFA’nın sıralamasında 12.liğe kadar yükseltti. Tabii bu noktada Belçika, Romanya ve İskoçya’nın hızlı düşüşünü de belirtmek gerek. 12.lik, ilk sıradaki takımın Şampiyonlar Ligi’ne direk gidişinin yanında ikincinin de ön eleme oynaması anlamına geliyor. Yani Kopanhag’ın başarısı Danimarka’ya lokomotif oldu diyebiliriz.
Şu anki ezici üstünlüğü sayesinde Danimarka’da futbola meraklı genç yeteneklerin çoğu, kapağı Kopanhag’a atmak istiyor. Parken stadına deplasmana gelen takımların beraberlik umudu bile yok gibi. Sadece Danimarka’nın değil İskandinavya’nın en kalabalık taraftar grubuna sahip takım da Kopenhag. Üstelik Şampiyonlar Ligi’nden gelen milyonlarca Euro, Danimarka Superliga gibi küçük bir lig için çok önemli fark yaratıyor. Bu şekilde Kopenhag’ın diğerleriyle arası iyice açılıyor. Teknik direktör ve kadro istikrarı sayesinde de iyice belirgin hale geliyor.
Şubat ayındaki Chelsea eşleşmesine kadar 2,5 ay boyunca resmi maçı yok Kopenhag’ın. Tabii ki bu bir handikap ama Ocak ayında bir dizi hazırlık maçı oynama planları var. Favori elbette Chelsea ama insan bir yandan neden olmasın diyor. Demek ki 18 yaşındaki bir kulüp bile adamakıllı idare edildiğinde Avrupa sahnesinde boy gösterebiliyormuş. Anadolu kulüplerini geçtim, dört büyüklerin dahi Kopenhag’dan öğreneceği bir sürü şey yok mu?
0 yorum:
Yorum Gönder