Subscribe Twitter Twitter

1 Aralık 2009

Hangisi Daha Yabancı?




Kasımpaşalı Andre Moritz ve Fenerli Colin Kazım, futbol gündemimizde son günlerin en çok konuşulan isimleri arasında. Moritz bunu 13 maçta 6 gol ve 2 asistlik performansı sayesinde başardı ve oynadığı takıma göre bu istatistiklerin bize söylediği şey, ligde takımına en çok değer katan futbolcular arasında olduğu. Kazım ise popülaritesini bu aralar saha içindekinden ziyade gece kulübü performansına, maalesef trafik kazasına ve Beşiktaş maçı öncesi / sonrasındaki Twitter demeçlerine borçlu. Her iki futbolcu da aynı yaşta, takımındaki 3. sezonunu geçiriyor ve 2007 yazında Kapıkule'den içeri adım attığında sadece 21 yaşındaydı. Kişisel olarak baktığımızda Moritz'in Brezilyalılara özel sıcakkanlılığı göze çarparken, Kazım'ı ise daha çok soğukluğu ile biliyoruz.

Twitter'da o artık meşhur olan sayfasına "Kimse alınmasın ama Türk hakemler yetersiz. İngilizce bile bilmiyorlar ve beni anlamıyorlar." diye karalamıştı Kazım. Hakemlerimizin teknik anlamda gayet yeterli olduğunu savunmayacağım tabii ki. FIFA kokartı alabilmek için iyi derecede İngilizce bilmek gerekiyor ama sonuçta her ülkede olduğu üzere bizim hakemlerimizin de tamamı FIFA kokartına sahip değil. Dolayısıyla Türkiye'de maç yönetebilmek için İngilizce bilme zorunluluğu yok. Kazım'ın yanıldığı nokta da tam burası; bulunduğu yerin şartlarına uyum sağlamak yerine değişmemek için inat ediyor ve kaybediyor. Ülkemize gelen çoğu yabancı futbolcu gibi o da Türkçe öğrenmek için çaba harcamıyor çünkü burada uzun süre kalmayacağını düşünüyor muhtemelen. Olayı milliyetçilik açısından düşünmeye hiç gerek yok bu noktada; keza ne iş için olursa olsun bir insan yabancı bir ortama giriyorsa oranın dilini de kültürünü de az çok öğrenmelidir ki kendisini daha az yabancı hissetsin. Bu konuda önümüzde çok güzel bir "İngiltereli" Tugay, "İspanyalı" Nihat ve "İtalyalı" Fatih Terim örneği var. Dikkat; İngiliz, İspanyol veya İtalyan değil bu örnekler! Yalnız Kazım'ın durumu biraz daha özel; zira hakemlerimizin "yeterli" olmadığını düşünen Kazım kendini İngiltere Milli Takımı için "yeterli" bulmamış olacak ki Türkiye adına oynuyor bu alanda. Hal böyleyken de halen bize ve yaşadığı ortama yabancı kalıyor.



Moritz'in kalitesi Kazım'la karşılaştırıldığında tartışılır elbet, bahsettiğim durum hakkında onun gibi olmadığı kesin. Four Four Two'nun Aralık sayısındaki röportajından Türkçe'yi çok akıcı konuşabildiğini, hatta kulüpte tercümanlık bile yaptığını öğreniyoruz Brezilyalının. Ayrıca yemek kültüründen bayramlaşmaya, arkadaş ilişkilerinden sokaktaki yaşama kadar bir sürü ufak ama önemli ayrıntıyı çok güzel özümsediğini de anlıyoruz.

Sonuçta her şey sahadaki performans ile kalmıyor. Olaya futbolcu gözünden baktığımızda şunu söyleyebiliriz ki; yabancı bir ülkeye gittiğinde oraya ne verebildiğin kadar oradan kendine ne kattığın da önemlidir. İşte bu yüzden Tugay ve Nihat gittikleri yerlerde ne kadar benimsendiyse Emre, Alpay ve Hakan Şükür bu kadar çabuk unutuldu.

0 yorum:

Yorum Gönder

ShareThis

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...