Subscribe Twitter Twitter

28 Mart 2010

Galatasaray 0-1 Fenerbahçe

Sadece adı olan bir maç vardı sahada. Öyle ki, hafta boyunca koparılan fırtınalar oyun başlayınca yerini hafif bir melteme bıraktı. İki ekip de temkinli bir oyun sergilemekten ziyade pas yaparak ileri çıkmayı düşündü; ki cuma akşamı Bursaspor kazansaydı çok daha kontrollü ama sonradan hızlanan bir maç izleyebilirdik. Maçta farkı yaratan nokta, Galatasaray'ın pas yapmaya dair düşüncelerinin beyinden ayaklara aktarılamamasıydı. Daha sakin olan ve ayağa iyi pas yapan taraf Fenerbahçe'ydi. Öyle ki, 22. dakikada ekrana gelen istatistiklerde başarılı pas sayısı 100-47 ile Sarı Lacivertliler lehineydi.

İlk yarının ortaları geride kalırken artık maçın gidişatı oturmuş gibiydi. İki takım da kale önüne gelme konusunda zorluk çekiyor, hele ev sahibi ekip düzgün bir pas trafiği oturtamadığı için orta sahayı uzun toplarla geçmeyi deniyordu. 0-0'lık beraberlik en yakın ihtimalken, eşitlik ancak duran toptan, defansa çarpan veya kaygan zeminde yerden seken uzak şuttan gelebilirdi. Öyle de oldu. Selçuk, oyun süresince denediği uzaktan şutlarının ödülünü 70. dakikada aldı. Bu noktadan sonra Leo Franco'yu ıslıklayan Galatasaray taraftarına pek de anlam veremedim. Bir kalecinin en zorlandığı pozisyonlardandır halbuki kaygan zeminde hemen önde seken top. Zaten yenik durumda olan takımın moralini daha da bozmaktan başka bir işe yaramadı bu ıslıklar.

Golden sonra dahi Galatasaray ekstra bir şeyler ortaya koyamadı. Maç boyunca Giovani ile değişerek oynayan ama özellikle Fenerli dos Santos karşısında etkili olamayan Keita'nın 90+1'deki şutu, maçın en güzel anıydı. Ondan daha güzel olanı ise Volkan'ın resmen uzayarak yaptığı kurtarıştı.

0 yorum:

Yorum Gönder

ShareThis

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...