Umutsuzca maç izlenecek bir yer ararken bu ülkede futbolun gerçekten ne kadar sevildiğini sorguladım. Taraftarların yaklaşık %80'inin üç İstanbulluyu tuttuğu, kalanların çoğunun bu takımları ikincil olarak desteklediği bir ülkedeyiz. Ne için izliyoruz futbolu? Bunu araştırmak gerek. Gereksiz fanatizm sonucu mu, yoksa vakit geçirmek için mi? Ya iddaa'dan para vurmak? Hiçbiri değilse popüler gündemden uzak kalmamak için mi? Veya pembe renkli magazin merakını bastırıp siyah versiyonunu zapt edememek mi bizim sözde futbol sevgimiz? Bir avuç futbol aşığını çıkarsak geriye bu profil sahibi insan topluluğu kalıyor işte. Türkiye'de futbolun sevildiği gibi büyük bir yalanı az duydum hayatımda. Nesini seviyoruz kardeşim? Futbolu seven adam Premier League ve La Liga dururken bu sınırlar içinde kalır mı? Manchester - Chelsea maçı varken en azından ekranında buna yer vermez mi? İzleyen olmayınca vermiyor işte.
Çoğumuzun futbol sevgisi sadece kendi takımımıza odaklı. Böyle olunca onun adı futbol sevgisi olmuyor ama. Olsa olsa fanatizm diyebiliriz. Maç öncesi ve sonrasındaki tangırtısını, transfer döneminde satılan palavralarını seviyoruz güzel oyunun. Fanatik ve Fotomaç bu halleriyle yok satıyorsa öncelikli suç onların değil. Asıl korkunç olan bu sözde gazeteleri gerçekten okuyup sindiren, onlardan daha fazlasını beklemekten uzak, spor aşkıyla tanışmamış olan büyük bir kitlenin varlığı.
Manchester - Chelsea mi? Evet, izleyebildik onu. Mütevazi bir çay bahçesinin dışındaki minik hoparlörde "Scholes vurdu ve aut!" cümlesini duyunca düşünmeden içeri daldık. Meğer 5-6 kişilik bir grup genç bizden önce gelip rahatça açtırmış maçı. Aklımdan bu sefer "vay anasını be" diye geçirirken ellerinde iddaa kuponlarını gördüm ve yerime oturdum. Maç üst bitti işte, daha nasıl sevelim ama değil mi?
0 yorum:
Yorum Gönder