Büyük bir maçı kazanmak adına en ölümcül unsur nedir? Sadece savunmayı veya hücumu iyi becermek olmasa gerek. Her ikisini de dengeleyerek, gerektiği anda vites değiştirerek oyuna hükmetmektir aslolan. Bunları özellikle son haftalarda iyi kotaran bir Fenerbahçe ile sezon boyunca sadece savunması ile akıllarda kalan Beşiktaş’ın mücadelesi beklenenin aksine dengeliydi.
Saraçoğlu’ndaki karşılaşmaya kadar FB son 5 lig maçında gol yememişti. BJK ise 180 dakikadır gol atmak bir yana pozisyon bulmakta bile güçlük çekiyordu. Sahada tamamıyla Fenerbahçe lehine işleyen bir anahtar – kilit modeli vardı. 2. dakikada gelen gol ibreyi hepten ev sahibine çevirdi. Böylece hücum kapasitesi kısıtlı Beşiktaş karşısında üstün oynama imkanı buldular. İlk devre boyunca çok koşmadan, top rakipteyken doğru yerlerde durarak konuk ekibin geriden top yapmasını engellediler. Sezon boyunca bunun sıkıntısını çeken Beşiktaş bu savunma karşısında 3. bölgeye geçmekte zorlandı. En uçtaki Bobo sıklıkla orta sahaya gelmeye başladı. Zaten defans yapma eğiliminde bir 11’le sahaya çıkan Beşiktaş iyice geriye yaslanmak zorunda kaldı. Bu da oyunun kontrolünü tamamen Fenerbahçe’nin eline verdi.
İkinci yarıda Uğur İnceman’ın girişiyle güçlenen Beşiktaş orta sahası toparlandı ve daha iyi pas yapmaya başladı. Penaltı pozisyonuna kadar rakip defansı bunalttılar adeta. Bu sefer Fenerbahçe’nin ağırlık merkezi, oyun dengesini rakip alana taşıyabilen Beşiktaş karşısında geriye çekilmek zorunda kalmıştı. İşte bunu da kontrollü yapınca rakibini kale önünden uzakta tutabildiler ve bir derbiden daha zaferle ayrıldılar.
Sonuçta büyük maçların temel kuralı olan savunma - orta saha bütünlüğünü sağlayan ekip yoluna devam etti. Bloklar arası denge, Fenerbahçe’ye sadece oyun kontrolünü değil şampiyonluk iştahı da kazandırdı.
1 yorum:
Bu analiz iyi güzel de Bilica ve hakem hakkındaki yorumlarını da merak ediyorum açıkçası.
Yorum Gönder