Subscribe Twitter Twitter

18 Aralık 2011

Carvalhal - Tayfur - Çarşı


Beşiktaş'ın Metris'teki üç adamı 5 ay sonra özgürlüğüne kavuştu nihayet. İçeri girdiklerinde karalandıklarını düşünmediğim için dışarı çıktıklarında da aklandılar diye sevinmiyorum elbet. Ama işin ilginç tarafı asıl şimdi başlıyor. Kim olacak Beşiktaş'ın teknik direktörü?

Carvalhal göreve geldiğinde elbette kimse onu pek tanımıyordu. Portekiz'deki belli başlı icraatları haricinde kimse adını bile bilmiyordu. Ancak bir anlamda bu ülkenin futbol kamuoyuna bir ders vermiş oldu Carvalhal. Bir takıma iyi futbol oynatabilecek, onu başarılı kılabilecek tek adresin bol şöhretli bol kupalı bir hocadan geçmediğini hatırlattı. Ligde ve Avrupa'da belli basamakları geçme hedefi bulunan bir takımın, aynı oranda basamak atlamaya ihtiyacı olan bir hoca ile daha sağlam bir birliktelik kuracağını gösterdi. Tıpkı Zico ve 2000 öncesi Fatih Terim dönemlerinde olduğu gibi.

Peki şu an oldukça dengeli bir kadro yapısı kuran, artık maç içerisinde akıllıca hamleler yaparak oyunun seyrini değiştirebilecek kadar kadrosunu iyi tanıyan Carvalhal'i yerinden etmek çok mu elzem bir durum? Tayfur Havutçu'ya bu noktada düşen görev illaki takımın teknik direktörü olmak mıdır? Bu takım, uzun bir zaman sonra herkese sempatik gelebilen bir teknik direktörle nispeten güzel bir futbolu, ikna edici sonuçlar çatısı altında birleştirebildi. Bunu bozmanın gereksiz ve hatta tehlikeli olduğunu sanırım sadece Demirören fark edemiyor.


Havutçu'nun basın toplantısını merakla bekliyorum açıkçası. Kendi kariyerinden önce Beşiktaş'ın iyiliğini düşüneceğini tahmin ediyorum ve sanırım kararını da buna göre verecek. Umarım bu karar, Carvalhal'i ve kurduğu düzeni bozacak cinsten olmaz. Ayrıca karar alınırken mutlaka tüm futbolcuların fikrine danışılması gerektiği taraftarıyım.

Son paragrafı da Beşiktaş taraftarına ayırmak istedim. Şurada iki sezon önce "yeter Yıldırım Demirören" diye yeri göğü inleten, sonra iki üç yıldız transfere kanıp "yetmez başkan, çıldırt bizi başkan, Robinho'yu da al başkan" diye sarhoş olan sizdiniz. Tayfur Havutçu ve Serdal Adalı Metris yolunu tutarken "aklanın da gelin" diye  peşin hüküm veren, sonra İnönü'ye "sizinleyiz" pankartı açan, ardından tahliye kararı çıkınca aklınızca "karaladığınız" adamlara davullu zurnalı karşılama yapan da başkası değildi. Emin olun eskisi kadar sempatik görünmüyorsunuz, takdir toplamıyorsunuz. Beşiktaş sevginiz gitgide gereksiz Fenerbahçe düşmanlığınızın gölgesinde kalır oldu. Bir Beşiktaş taraftarı olarak en çok da takımın asıl sahibi olan taraftar kimliğinin zedelenmesi üzüyor beni.

0 yorum:

Yorum Gönder

ShareThis

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...