2011'i öyle unutulmaz güzellikleri olan bir yıl olarak hatırlamayacak sanırım birçoğumuz. Gerek genel gündem, gerekse futbol bazında... Şimdi 2012'ye giriyoruz diye ne kendi hayatımızda ne de dünya gündeminde olan olaylara format atıp yaşamaya devam etmeyeceğiz elbette. O yüzden yeni bir yıla başlarken tüm dertleri tasaları unutup müthiş umutlar ve yepyeni planlar içine girmedim hiç. Kalabalık bir eş dost grubuyla toplanıp güzel muhabbet edip eğlenmek için sıradan bir bahane işte bu da... Ama yine de beklentileri oluyor insanın ister istemez. Zira geri dönüp son bir yıla baktığımda karanlık bir 52 hafta görüyorum.
'Hayat futbola fena halde benzer' geyiği hep manasız gelmiştir bana. Hayat her şeyi ama her şeyi içine kapsayan bir unsur olduğu için elbette bu 'her şeye' fena halde benzeyecek, sadece futbola değil! Biz en çok futbolu gördüğümüz için onu hayatın ta kendisi olarak algılıyoruz, ki saçma... 2011'de ayyuka çıktığı üzere benim hayatım böyle bir futbol anlayışından ibaret olacaksa yaşamayayım daha iyi o zaman! Bu kadar kirli bir hayatım olsun istemem. Hayat futboldan ibaret değil kesinlikle. O yüzden bu bloğun ana teması futbol olsa bile futboldan öncelikli olarak 2012'den dilenecek çok şey var. Barış dolu bir yılı elbette hepsinden çok isterim ama savaş yeni yıl eski yıl dinlemiyor en nihayetinde. En azından niyetler barışçıl olsun o da yeter...
Yine de bloğun temasından kopmayalım! Yeşil sahalarda daha temiz, daha beyaz ve daha mutlu bir yıl diliyorum içten içe...
2011'deki futbol olaylarını TamSaha'nın Ocak sayısı için yazdım. Yayımlandıktan sonra burada da paylaşırım. Bu arada 2011 futboluna kadın gözüyle bir bakış için
şuradan buyrun.
0 yorum:
Yorum Gönder