21 Mayıs 2011
Madrid, Lizbon, İstanbul
2 sezon önce Mesut, Nuri veya Hamit'ten herhangi birinin Real Madrid'te oynama ihtimali ne kadardı? En azından bizim buralardaki kamuoyuna çok yakın gelmiyordu. Nitekim Mourinho'nun yıldız transferden ziyade çok yönlü ve pratik oyuncularla çalışmayı sevmesi, "bizimkiler"e Madrid yollarını gösterdi. Bize de Real Madrid'i birkaç kat daha yakından takip etmek düştü. Tıpkı Portekizli'lerin sezon başında baş gösteren, Ocak'ta iyice artan Türkiye takibi gibi... Peki biz bu ülkeye Quaresma veya Simao gibilerinin gelebileceğini bilmiyor muyduk? Malum ki imkansız değil bir süredir böyle transferler.
Yıllardır İstanbul'a bir sürü ünlü oyuncu geliyor zaten ama kaç tanesi bizim Türkler'in Madrid'e gitmesindeki mantık doğrultusunda transfer edildi? Biz o ışıltılı isimleri takımı alsın götürsün, sırtında taşısın, her maçı neredeyse tek başına kazandırsın diye getiriyoruz çoğu zaman. Öte yandan Mourinho'nun Türk triosunun transferindeki felsefe, zaten olgunlaşmış takım oyununu bir veya birkaç adım daha ileri taşımaktan başkası değil. Hal böyleyken Hamit veya Nuri kazara (!) Türkiye'ye gelseydi o yıldız isimlerin 10'da biri kadar etki yaratmayacaktı. E tabi, bize Atatürk Havalimanı'nı yıktıracak adam lazım sonuçta! Takımı etrafında toplayacak pozitif adamları unuttuk, solo şov yapmaya meraklı isimlere aşık olduk. Ve halen akıllanacak gibi durmuyoruz. Öyle ki, yıldız bir oyuncunun ismi geçtiğinde dünyası pembeleşen, buna coşan taraftara artık acır oldum ben...
Gönderen:
Mustafa Akkaya
Etiketler:
Güncel
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder