
Futbolun halka hitap etme yolunda kullanılışına ilk kez tanık olmuyoruz tabiî ki. 1934 Dünya Kupası'nı İtalya kazanırken Mussolini'nin tezgâh altından çevirdikleri halen karanlıkta. Aynı şekilde 1978'de Arjantin'de halkı uyutmaya çalışan dikta rejimi, milli takımlarını şampiyonluğa ulaştırmak için elinden geleni ardına koymamıştı. Milan'ın sahibi ve İtalya Başbakanı Berlusconi'nin partisinin adı da futbola çok benzer: Forza Italia. Ayrıca Balkanlar'da gördüğünüz ve adı "Dinamo" ile tüm kulüpler, Soğuk Savaş döneminde komünist rejim altındaki "Gizli Servis"ler tarafından açıkça kullanılmışlardır.
Sonuç olarak ne sağcıyız ne solcu!.. Faşist, komünist, veya şimdiki gibi kapitalist hegemonya tarafından maşa olarak kullanılsa da; güzel oyunun teknik anlamda özünün bozulabileceğini, milyonlarca futbolseverin elinden koparılabileceğini veya tadı değişecek seviyede kötüye evrileceğini sanmıyorum. Tüm sistemler doğduğu gibi nihayet ölür ama dünyada futbola aşık tek bir kişi kalsa bile umut vardır. Böyle milyonlarcası varsa da umutsuz olmak için henüz erken!
0 yorum:
Yorum Gönder